Dolar 32,5272
Euro 34,7165
Altın 2.486,81
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 25°C
Az Bulutlu
Adana
25°C
Az Bulutlu
Cum 25°C
Cts 24°C
Paz 25°C
Pts 30°C

İzmir depremi sonrası TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Muğla Şubesinden önemli açıklama

İzmir depremi sonrası TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Muğla Şubesinden önemli açıklama
5 Kasım 2020 14:59
836
A+
A-

Öncelikle merkez üssü Seferihisar açıkları olarak kaydedilen ve tüm Marmara’da dahi hissedilen tarihin en büyük depremlerinden biri olarak kayda geçen afette hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, depremi yaşayanlara geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Depremler, doğa olaylarıdır. Doğa olaylarının afete dönüşmesinin sebepleri tartışılmalıdır. Özellikle 1999 Marmara depreminden bu yana bu tartışmalar yapılmakta ve ne yazık ki bir sonuca varılamamaktadır. Deprem sonrası arama kurtarma çalışmaları, yardım organizasyonları ve edinilen tecrübeler elbette kıymetlidir ancak yeterli değildir. Asıl olan bu değildir.

İzmir depremi ardından bakış açılarımızın çok da değişmediğini gördük. İki farklı kurumdan depremin şiddetine dair farklı iki açıklama geldi. Depremin şiddetini, büyüklüğünü konuşmak, fay hatlarının yerlerini tarif etmek gerek deprem öncesi gerekse deprem sonrası önceliğimiz midir? Jeoloji ve jeofizik mühendisleri bu konularda sayısız kıymetli çalışmalar yapmışlardır. Fay kırıkları tespiti ve akabinde Türkiye’nin deprem haritası çıkartılmıştır.

Deprem algısı, fay ile eşleştirilmiş ve yapının oturduğu zemin üzerinde yoğunlaşılmıştır. Ancak depremin afete dönmesinde zemin değil yapı zemin etkileşimine bakılmalıdır. Marmara depremi ardından yaşanan İzmir depremi ile benzer zemin özelliklerine sahip, kırılan fay hattına eşit mesafede, yan yana bulunan iki binadan birinin çökmüş olması İnşaat Mühendisince yapılan tasarımın ne kadar hayati olduğunun açıkça göstermiştir. Yapı sahibi olurken zaman zaman önceliklerimiz de değişebiliyor, balkonun geniş olması, salonun güneş görmesi gibi. Son depremler mimari kaygılardan öte depreme karşı güvenli bir yapıda oturmak bilincine sahip olmamız gerektiğini öğretti. Bir yapının depreme karşı güvenli olması için pek çok parametre vardır. Projesinin doğru tasarlanması, uygulama hataları ve işçilik kusurlarının olmaması, beton sınıfı ve donatı çap aralıklarının doğru seçilmesi başlıca parametrelerdir. Ve bu parametrelerin değerlendirmesi, konusunda uzman inşaat mühendislerinin meslek disiplini içerisindedir. Depreme dayanıklı bina tasarlamak biz inşaat mühendislerinin görev ve sorumluluğunda olduğu gibi depremden sonra yapısal ya da yapısal olmayan hasarlara karar verecek olan yine biz inşaat mühendisleriyiz.

Yaşanan her depremde olduğu gibi bu depremde de aynı şeyler konuşulmaktadır. Deprem planları yapılırken deprem öncesi, deprem esnası ve deprem sonrası planlamalar yapılmalıdır. Deprem sonrası arama kurtarama çalışmalarında gerek ülke gerekse yerel yönetimler epey tecrübe kazanmış noktada. Deprem esnasında nasıl davranılacağı konusunda okullardan başlayarak verilen eğitimler ile epey yol alındı. Ancak depremden cenin pozisyonunda kalarak kurtulmak oldukça sığ bir yaklaşımdır. Asıl olan deprem öncesi planlamalardır. Deprem öncesi planlama aslında kentin deprem master planıdır. Deprem esnasında üst olarak kullanılacak kaymakamlık, valilik binalarından ve okullar, hastanelerden başlayarak tüm kentin mevcut yapı stoğu analizinden tutun da olası deprem esnasında kullanılacak yolların planlamasına, denize kıyısı olan yerlerde deniz dolgusunun olup olmadığına bakılacak bir planlama sürecidir. Peki ülke olarak biz bu sürecin neresindeyiz?

Deprem master planlarını yapmak bir yana görevi vatandaşın can ve mal güvenliğini korumak olan devlet kurumları insiyatifi vatandaşa bırakarak imar barışı adı altında kaçak yapılaşmayı desteklemekte, olası bir deprem ardından yaşanacak felakette sorumluluğu üzerinden atmaktadır. Kıyı alanları dolguya teslim edilmekte, yüzyılın projesi diyerek kanal açma yolları aranmaktadır.

Peki kendi özelimizde biz Muğla’da depreme ne kadar hazırlıklıyız? Muğla’daki mevcut yapı stokumuz ile ilgili deprem risk analizi çalışması yapılmış mıdır? Muğla ve ilçelerinde olası depremde oturmalara sebebiyet verecek sıvılaşma riski olan alanlar tespit edilmiş midir? Deprem sonrası toplanma alanları belirlenerek kamuoyu ile paylaşılmış mıdır?

Yerel yönetimlerden Çevre Şehircilik Bakanlığına kadar herkes taşın altına elini koymak zorundadır. Biz İnşaat Mühendisleri Muğla Şubesi olarak 1500’ den fazla üyemiz ile her türlü teknik katkıyı vermeye hazırız. Bu bağlamda kendi meslek disiplinimiz içerisinde diyoruz k; zaman kaybetmeden hızlı ve teknik arama yöntemleri ile mevcut yapı stoku analizi yapılmalı, risk içeren yapıların deprem performans analizleri sonuçlarına göre güçlendirme, yıkım veya kentsel dönüşüm kararları verilmelidir.

Bir dahaki olası deprem felaketinde can ve mal kayıplarında üzüntü duymak ve aynı tekrarlara girmek, biz söylemiştik demek istemiyoruz. Söylemek, söylenmek yerine deprem master planı içerinde görev ve sorumluluk almayı istiyoruz.

Saygılarımızla

 

 

İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI MUĞLA ŞUBESİ
04.11.2020

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.